Gurbet Elinde * Ömer Seyfettin
1 sayfadaki 1 sayfası
Gurbet Elinde * Ömer Seyfettin
Güneş batmakta... Ovada gecenin
Gölgeleri büyür büyür, sararır,
Ağaçlıklar, akan sular bir serin
Rüzgâr ile dalgalanır, kararır
Kuşlar ötmez, yuvalar boş görünmez.
Bir ışıltı uzaklarda: Yazık, ben
Öksüzüm şimdi bu yolda giderken
Gök bile yıldızlarına bürünmez!
Eski izler: Çirkin, korkunç lekeler
Kılavuzluk eder. Zavallı atım
Şüphelenir bu gidişten ve kişner...
Gece gelir: Issızlık sanki solur,
Ve ruhum uyur, uyanır her adım
Atımın nal sadası ninni olur!
19 Ekim 1906, Kuşadası
Ömer Seyfettin
Gölgeleri büyür büyür, sararır,
Ağaçlıklar, akan sular bir serin
Rüzgâr ile dalgalanır, kararır
Kuşlar ötmez, yuvalar boş görünmez.
Bir ışıltı uzaklarda: Yazık, ben
Öksüzüm şimdi bu yolda giderken
Gök bile yıldızlarına bürünmez!
Eski izler: Çirkin, korkunç lekeler
Kılavuzluk eder. Zavallı atım
Şüphelenir bu gidişten ve kişner...
Gece gelir: Issızlık sanki solur,
Ve ruhum uyur, uyanır her adım
Atımın nal sadası ninni olur!
19 Ekim 1906, Kuşadası
Ömer Seyfettin
Koşma * Ömer Seyfettin
Milletleri uyandırır uykudan,
Bir ateştir alevi var, külü yok!
Hainlerin ödü kopar korkudan,
Kurtulunca yayından bu ateş ok...
Bu ateşin nuru ile esirler
Zincirleri koparırlar, galeyâna gelirler.
Taht yıkarlar, baht yaparlar ve derler:
"Durmayalım hakkımız var daha çok..."
Mefkûre bu, yok mu ey Türk haberin?
Bu mukaddes şeyle yanar içerin,
Aç gözünü artık uyan, hem gerin
Bırak çıksın kalbinden şu ateş ok!
Ömer SEYFEDDİN
Bir ateştir alevi var, külü yok!
Hainlerin ödü kopar korkudan,
Kurtulunca yayından bu ateş ok...
Bu ateşin nuru ile esirler
Zincirleri koparırlar, galeyâna gelirler.
Taht yıkarlar, baht yaparlar ve derler:
"Durmayalım hakkımız var daha çok..."
Mefkûre bu, yok mu ey Türk haberin?
Bu mukaddes şeyle yanar içerin,
Aç gözünü artık uyan, hem gerin
Bırak çıksın kalbinden şu ateş ok!
Ömer SEYFEDDİN
Kızılırmak * Ömer Seyfettin
Ah, ey Kızılırmak! Ağlıyor musun?
Dalgaların coşmuş, bilmiyor durmak,
Çöktü yüz bin ocak, anlıyor musun?
Ben geldim başına, isterim sormak:
"Yüzlerce yıl evvel üstünden geçen
Türklerin başına nedir bu gelen?
Yasasız kalmışlar serserilikten
Kaçmak isterlerse yol verme, sen ak!
Ak, boğulsun kaçan, acıma ona.
İster misin yurda baykuşlar kona?
Geçmek lazım ise yok mudur Tuna?
Geriye bırakma, ak Kızılırmak!"
Ömer Seyfettin
Dalgaların coşmuş, bilmiyor durmak,
Çöktü yüz bin ocak, anlıyor musun?
Ben geldim başına, isterim sormak:
"Yüzlerce yıl evvel üstünden geçen
Türklerin başına nedir bu gelen?
Yasasız kalmışlar serserilikten
Kaçmak isterlerse yol verme, sen ak!
Ak, boğulsun kaçan, acıma ona.
İster misin yurda baykuşlar kona?
Geçmek lazım ise yok mudur Tuna?
Geriye bırakma, ak Kızılırmak!"
Ömer Seyfettin
Yol * Ömer Seyfettin
Her zaman mes’udların
Gezdiği bu yol neden
Bu gece böyle dargın?
Tenhâ… Hicrana giden
Bir yol! Sesi rüzgârın
“Nerde onlar?” diyorken
Ay arar uzak yakın
Issızlığı… Yalnız ben
Bir ben, evet kimse yok,
İçimde bin aşk, elem,
Tek başıma kalmışım,
Güzel yol! Vefâsız çok!
Yıllar var ki şu gölgem
Yanımda arkadaşım.
Ömer SEYFEDDİN
Gezdiği bu yol neden
Bu gece böyle dargın?
Tenhâ… Hicrana giden
Bir yol! Sesi rüzgârın
“Nerde onlar?” diyorken
Ay arar uzak yakın
Issızlığı… Yalnız ben
Bir ben, evet kimse yok,
İçimde bin aşk, elem,
Tek başıma kalmışım,
Güzel yol! Vefâsız çok!
Yıllar var ki şu gölgem
Yanımda arkadaşım.
Ömer SEYFEDDİN
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz